“HUKUK BİLİNCİ & HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ” Panel düzenlendi.

 

Değerli Meslektaşlarımız;
Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami SELÇUK’ un konuşmacı olduğu “HUKUK BİLİNCİ & HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ” konulu Panel yoğun katılım ile düzenlendi.Panel öncesi Tabip Odası Başkanı Dr. Ramazan Sürücü ‘nün yapmış olduğu konuşma metni aşağıdadır.

Sayın Başkanım,
Akademik odaların ve Sivil Toplum örgütlerinin değerli başkanları, Sevgili meslektaşlarım, sevgili öğrenciler; Hepinizi Gaziantep-Kilis Tabip Odası Yönetim kurulu adına saygıyla selamlıyorum. Panelimize hoş geldiniz. Yoğun programları arasında, bizleri kırmayan, Yargıtay onursal başkanı Sayın Profesör Dr. Sami Selçuk hocama ve saygıdeğer eşlerine çok teşekkür ediyorum. Ayrıca ev sahipliklerinden ötürü Makine Mühendisleri odası başkanı sayın Hüseyin Ovayolu’na, yönetim kurulu ve üyelerine şükranlarımı sunuyorum.
Sizlerin huzurunda; Üç gün sonra 96. Yılını gururla ve coşkuyla kutlayacağımız, en büyük ortak değerimiz, çağdaş, laik ve demokratik cumhuriyetimizin, kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve bu uğurda emek vermiş, can vermiş bütün vatan evlatlarına saygılarımı ve minnetlerimi arz ediyorum.
Bugün Cumhuriyet haftası nedeniyle düzenlediğimiz etkinliklerin ilkini gerçekleştiriyoruz. Yarın Odamızda Cumhuriyet Kokteylimiz, 1 Kasım’da Cumhuriyet konserimiz olacak.
Tabip odası olarak bu anlamlı bayram sürecinde, cumhuriyetin ve demokrasinin vaz geçilmez unsuru olan ve maalesef ülkemizde eksikliğini en çok hissettiğimiz, Hukuk bilinci ve hukukun üstünlüğü kavramlarının konuşulmasının anlamlı olacağını düşündük.
Bu konuda aklımıza ilk gelen kişi, kendilerini daha önce Türk Tabipleri Birliğinin ADALET temalı kongresinde , dinleme şansını bulduğumuz ve hayran kaldığımız, camianın en saygın, isimlerinden olan sayın Sami Selçuk hocamız oldu. Kendisine ulaşmamızda yardımlarını esirgemeyen TTB merkez konsey başkanı sayın Sinan Adıyaman hocamıza da buradan selamlarımı ve saygılarımı iletiyorum. Sayın Başkanım, sayın hanım efendi tekrar hoş geldiniz, onur verdiniz.
Türk Tabipleri Birliği ve tabip odaları olarak, bize çizilmeye çalışılan alan dışında işlerle uğraşmakla eleştiriliriz. Evet! neden hukuk bilinci ve Hukukun üstünlüğü?
Dünya Sağlık Örgütü anayasasında, “Sağlık sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik hali’’ olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım dikkate alındığında; sağlığın biyolojik, fiziksel, sosyal ve ekonomik çevreden bağımsız düşünülemeyeceği su götürmez bir gerçektir. Dolayısıyla bireyin ve de toplum sağlığını etkileyen her konu biz hekimlerin gündemi olmak zorundadır.
Tıp ve Hukuk her ne kadar ayrı disiplinler olarak görülse de, hekim ve hakimin ortak noktası; muhakeme ile hüküm veren, yani mevcut bilgi ve kuralları, akıl, vicdan ve deneyim süzgecinden geçirerek sonuca ulaşmalarıdır. Verdikleri kararlar yaşamın akışını değiştirecek özelliktedir. Bu nedenledir ki muhakemelerinin saflığını korumaları, hükümlerine çıkar bulaştırmamaları, vicdanlarını siyasi iktidarlara teslim etmemeleri ve mesleki bağımsızlıklarını her koşulda savunmaları, toplum sağlığı açısından çok ama çok önemlidir. Hukukun olmadığı, adalet duygusunun zedelendiği bir ortamda sağlıklı bir toplum düşünülemez.
Bu bağlamda ülkemize baktığımızda, bir kısmının öncesi de olmakla birlikte, üzülerek ifade etmek isterim ki son yıllarda; erozyona uğramayan neredeyse hiçbir kurum, hiç değer kalmamıştır. Demokrasinin olmazsa olmazı; kuvvetler ayrılığı büyük yara almış, basın-ifade özgürlüğü, kişisel hak ve özgürlükler ciddi manada kısıtlanmış, Akademik odalar, Sivil toplum örgütleri ve sendikalar etkisizleştirilmiştir. Bilim üniversiteleri terk etmiş, eğitim dipsiz kuyularda ipsiz durumdadır. Demokrasi, adalet, hukukun üstünlüğü ve özgürlük diyen, barış isteyen, her hangi bir konuda, muhalif her ses, anında ötekileştirilmektedir.
Siyasetçiler tarafından kullanılan, kutuplaştırıcı, öfkeli ve tehditkar ifadeler; Toplumsal birlik-beraberlik, güven duygusu ve dayanışma kültürünü zedelerken, ekonomik kriz bir kabus gibi üzerimize çökmüşken; Böyle bir ortamda sağlıklı toplumdan bahsedilebilir mi?
Her alanda güçlünün zayıfı ezdiği ve her anlamda sıradanlaştırılmaya çalışılan; başta kadına, çocuğa, doğaya, sağlık çalışanlarına şiddetin toplumsal salgın halini aldığı, demokrasinin, hukukun ve adaletin yok olmaya yüz tuttuğu bu süreçte; farklı disiplinlerden insanların bir araya gelmesi geleceğe dair umutlarımızı tazelemek adına çok önemlidir.
Bu ülkenin akademik odaları ve sivil toplum örgütleri olarak;
Cumhuriyeti, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü ve adaleti konuşurken, bu değerlerin sağlıklı bir toplum için; ekmek gibi, su gibi, hava gibi vazgeçilmez olduğu gerçeğinden,
şiddeti konuşurken, şiddetin ırkı, dili, dini, rengi, meshebi olmadığı gerçeğinden hareketle; ötekileştirmeden uzak durarak, bütün sorunlarımıza erdemli, samimi, bilimsel ve multidisipliner bir bakış ve çözüm önerisi geliştirmek en önemli ve de asli görevimizdir.
Entelektüel bilincin oluşumuna, yaygınlaştırılmasına ve gereğinde eylemselliğe dökülmesinde topluma borcumuz vardır.
Sıradanlaştırılmış bütün bu sorunlardan kurtulmak, cumhuriyetimizi ilelebet yaşatmak ve geleceğe umutla bakabilmek adına, daha çok demokrasi, daha çok adalet, daha çok toplumsal barış, dayanışma ve özgürlük talep etmeli ve ortak hareket kültürünü geliştirip, sözün bittiği yerde BİZ varız diyebilmeliyiz.
Bu duygularla Cumhuriyet bayramımızı kutluyor,
saygılar sunuyorum.

Dr. Ramazan SÜRÜCÜ