1 MAYIS

BASIN AÇIKLAMASI

Gaziantep’in iş yerlerinden, fabrikalarından, makine tezgâhlarından, okullarından, dersliklerinden, hastanelerinden, bütün iş kollarından buraya, bu alana, 1 Mayıs’a katılan bütün emekçiler, işçiler, gençler, kadınlar, aydınlar, aydın insanlar;  Hepinizi Türk Tabipleri Birliğinin bilimsel inadı ve o baş eğmez duruşuyla, saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Gaziantep’in iş yerlerinden, fabrikalarından, makine tezgâhlarından, okullarından, dersliklerinden, hastanelerinden, bütün iş kollarından buraya, bu alana, 1 Mayıs’a katılan bütün emekçiler, işçiler, gençler, kadınlar, aydınlar, aydın insanlar;  Hepinizi Türk Tabipleri Birliğinin bilimsel inadı ve o baş eğmez duruşuyla, saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.  1 Mayıs İşçi Sınıfının ve Bütün emekçilerin Uluslararası Birlik Dayanışma ve Mücadele Günüdür, kutlu olsun.

Türk Tabipleri Birliği ülkemiz tıp ortamının iyileştirilmesi, hekimlerin haklarının savunulması gibi temel görevlerinin yanı sıra, bütün toplumsal mücadelelerde, Gezide, İstanbul Sözleşmesi’nde, çevreyle ilgili tahribatlara, uygunsuz HES, JES, GES projeleriyle zeytine, ağaca, yeşile saldırıda ve buna benzer sayısız başlıklarda,  konumunu, tarihsel olarak duracağı yeri bilmiştir. Durduğumuz yer demokrasidir, laikliktir. Tıbbiyeli Hikmet’in geleneği olan antiemperyalizmdir, barıştır, emeğin mücadelesidir. Ve bugün, bunun için buradayız, bu alanlardayız.                                                                                          Değerli Katılımcılar;

Kapitalist sistemin emek sömürüsü katlanarak artmaktadır. Bütün dünyada sınıflar arasındaki gelir farkı giderek artmakta, çelişkiler derinleşmektedir. Ülkemizde ise bu gelir farkı adeta bir uçuruma dönüşmüştür. Oysa  ‘sağlık’ kavramının en başta tanımına dönersek insanın sadece hasta olmaması değil, bedenen ruhen ve toplumsal olarak tam bir iyilik halidir diyorduk. Çünkü İnsan, biyo-psikososyal ve ekonomik bir varlıktır. Savaşlar, bölgesel çatışmalar, hak ihlalleri, işgaller, bütün ulusları birbirine düşüren düşmanlık politikaları nedeniyle her yıl yüzbinlerce, milyonlarca insan ölmekte, göç etmekte ve bütün insanlık bir kaosa sürüklenmektedir. Oysa bütün bu süreçlerin arkasına baktığımızda, yani günün sonunda, hem yerli hem de küresel şirketler sermayelerini ikiye üçe dörde katlamakta, karlı bilançolar açıklamaktadırlar. Şunu anlıyoruz ki yıkım politikalarının bedeli, halka, alt gelir gruplarına ödettirilmektedir. Bunu en net şekilde bütün dünyayı ve ülkemizi kasıp kavuran, üç yıllık bir sürece yayılan PANDEMİ döneminde gördük. Gördük ki; aslında Covid19, imkânsızlıklarla boğuşan ve ekonomik olarak yalnız bırakılmış, desteklenmemiş alt gelir gruplarını daha çok etkilemiştir.

Sevgili Arkadaşlar;

Türk Tabipleri Birliği mesleki sorumluluğuna ve hekimlik yeminine bağlı kalmış ve her şartta halka ve kamuoyuna doğruları söylemiştir. Hangi kuruma güveniyorsunuz sorusu sorulduğunda TÜİK’in son sıralarda olduğu, TTB’nin tartışmasız en başta olduğu STK’lardan biri olduğu bütün anketlerde görülecektir. Bilimsel gerçekleri veriler ışığında, eğip bükmeden törpülemeden halkla paylaşmış ve tam da bu nedenle gelmiş geçmiş bütün iktidarları rahatsız etmiştir. Bizler vaka sayılarını doğru söyledikçe, bizler Sağlıkta Dönüşüm Programı dedikleri, sağlığı ticari bir alan haline getiren programa itirazımızı yükselttikçe, bizler, kamusal, nitelikli, eşit, ulaşılabilir sağlık hizmeti dedikçe, bizler ölümü değil yaşamı, savaşı değil barışı savunuyoruz dedikçe,  siyasi otoritenin hışmına uğradık.  Yeri geldi mahkemeler, yeri geldi KHK’lar ve sürgünlerle, türlü mobbinglerle karşılaştık.

Son 6 aydır ‘’emek bizim söz bizim’’ sloganıyla yurdun her yerini önlüğümüzün beyazı ile boyadık. Kar kış yağmur çamur demeden alanlarda haklarımızı talep ettik. Forumlar düzenledik, bize 500 gündür randevu vermeyen bakanlığa rağmen meclisteki bütün hekim milletvekilleriyle görüştük. Farkındalık yarattık.  Fiziki ve sanal her ortamda sesimizi yükselttik. İş bırakmalar, uyarı grevleri yaptık, imza kampanyamız devam ediyor. Bütün dostlarımızdan destek istiyoruz. Bu ayın sonunda 29 Mayıs’ta büyük Ankara mitingimiz var, meydanları önlüğümüzün beyazına boyamaya gideceğiz ve bir kez daha haklarımızı on binlerle birlikte haykıracağız.

Peki, ne istiyoruz?

7200 ek gösterge başta olmak üzere emekliliğe de yansıyan insanca yaşayacak bir hak ediş (ücret) politikası, Birinci basamakta geçen yıl uygulamaya konulan Ödeme Ve Sözleşme Yönetmeliğinin acil iptalini, Etkili bir sağlıkta şiddet yasası,Hekimlerin hukukunu koruyan bir Malpraktis yasası, Koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelenmesini, Sağlığa ayrılan bütçenin artırılmasını, Muayene sürelerinin beş dakika ile değil evrensel standartlara uygun olmasını,Tıpta Uzmanlık eğitiminde nitelik ve kaliteye öncelik verilmesini ve adeta bir asistan emek sömürüsüne dönüşen üniversite eğitim alanının gerçek amacına kavuşturulmasınıŞehir–şirket hastaneleri politikasından hasta garantili, işletme açar gibi hastane açma tüccar mantığının terkedilmesini, Covid19 un meslek hastalığı olarak düzenlenmesini istiyoruz.  Mücadelemize devam edeceğiz.Susmuyoruz, korkmuyoruz, vazgeçmiyoruz. ‘İyi hekimlik’  bin yıldır bu topraklarda vardır. Hekimlere ‘ gidiyorlarsa gitsinler’ diyen anlayış şunu anlasın;  kalıcı olan bizleriz.

Emek bizim söz bizim.

Yaşasın 1 MAYIS

 Yönetim Kurulu adına

Dr. Mehmet Yılmaz

Gaziantep – Kilis Tabip Odası Başkanı