1 Eylül Dünya Barış Günü Açıklaması

Aradan 82 yıl geçti…

Bu gün 1 Eylül Dünya Barış Günü,

 Dünyada barışa çağrıların yapıldığı, barışa ihtiyacın acil duyulduğu, barış içinde bir yaşam, barış içinde bir doğa, barış içindeki bir evrene en çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönmedeyiz. Bu gün tüm dünyadaki barış, insanlık, eşitlik çağrıcılarıyla ortak bir ses oluyoruz. Yaşatmaktan yana, barıştan, insandan, yaşamdan yana dünyanın dört yanında buluşuyoruz; barış umutlarımızı büyütüyoruz.

İnsanlık tarihinde milyonlarca cana, doğa katliamına, tarifsiz acılara yol açan savaş, çatışma örneklerine rağmen silah harcamaları sürekli artıyor, yeni nükleer silah denemelerinin ardı arkası kesilmiyor. Ülkeler arası silahlanma yarışı uzayda gerçekleştirilen yeni silah denemeleri ile daha tehlikeli bir hal alıyor. Sadece dünyayı değil galaksimizi tehdit eden bu çılgınlığın arka planında her zamanki gibi sınırsız kar güdüsü, sömürü çarkı ve sınıfsal hegemonik güç savaşları yatmaktadır.

Oysa İkinci Dünya Büyük Emperyalist Paylaşım Savaşı öncesinde de dönemin iktidarları silahlanmada ileride olduklarının, ırklarının üstünlüğünün müjdesini veriyorlardı! Sonuç olarak; geride en az elli iki milyon ölü, milyonlarca engelli, yerle bir edilmiş kentler, yeri belirsiz gömülü halde tonlarca patlamamış mühimmat ile büyük bir acı ve gözyaşı bırakıldı!

Emperyalist, gerici güçler sermayenin sınırsız ve koşulsuz dolaşımı için kan dökmeye, işgale ve büyük bedeller ödenerek elde edilmiş temel hak ve özgürlükleri ayaklar altına almaya devam ediyorlar. Bunun son örneği şu an Afganistan’da yaşanıyor.

20 yıldır işgal ettiği, kendi kaderini belirleme iradesini yok saydığı Afganistan’ı apar topar terk eden emperyalist ABD bu kez de yeni işbirlikçisi gerici Taliban güçlerini yerine bırakmıştır. Benzer zihniyete sahip ülkelerin iktidarları Taliban’ı tanıma yarışına girdiler. Uluslararası bu güçlerden destek bulan Taliban’ın ilk işi ise IŞİD’ten de bildiğimiz kadınların haklarına yönelik saldırı, kadınlara kölelik koşullarında yaşam. Emperyalizme, Gericiliğe, Savaş Politikalarına Karşı Eşitlik, Özgürlük, Laiklik Ve Barış Mücadelesini Yükselteceğiz! dayatması, çocuk yaşta evlilik, taciz ve tecavüzlerin normalleştirilmesi olmuştur.

Emperyalist, gerici güçler kendi politikalarının neden olduğu mültecilik, göçmenlik üzerinden halklar arasındaki milliyet, din, dil, etnik kimlik farklılıklarını düşmanlaştırma politikalarına, savaşlara gerekçe haline getiriyorlar. Açlığa, susuzluğa, sefalete sürüklenen milyonlar, göç yollarında yitip giden yüz binler, her geçen gün derinleşen gelir adaletsizliği umurlarında değil! En son Ankara Altındağ’da yaşanan olaylarda da görüldüğü üzere mülteciliğe yol açan politikalara yönelmesi gereken öfkeyi savaşların mağdurlarına yönelterek bir yandan da yeni çatışmaların fitilini ateşliyor, böylece iktidarlarını pekiştiriyorlar.

Öte yandan Bölgenin kadim sorunları Kürt ve Filistin sorunları konusunda da emperyalistler ve iktidarlar rant ve paylaşım çerçevesinde oyalama, inkar ve çözümsüzlük politikalarında ısrar ediyor, çatışmaları derinleştiriyorlar. Ekmeğimize, geleceğimize, aşımıza, ormanımıza, suyumuza göz dikenler, halkların bir arada yaşama iradesini de iktidarları için en büyük tehdit olarak görüyorlar.

Ülkemizde,  Kürt sorunu, alevi sorunu, demokrasi sorunu ve insan hakları sorunları gibi temel sorunların; eşitlik, temel hak ve özgürlükler çerçevesinde acilen çözüme kavuşmasına ihtiyaç vardır; farklı kültür, kimlik, inanç, cinsiyet eşitliği ve farklı yaşam biçimlerinin anayasal güvenceye kavuşması ile tüm toplumsal kesimlerimiz rahat bir nefes alacak; sevgi, saygı, dayanışma, işbirliği, demokrasi, barış, hoşgörü değerleri güçlenecektir. Hayatın her anında, herkesle, her şeyle barışçıl bir birlikteliği büyüterek ülkemizi ve dünyayı  güzelleştirebiliriz.

        Dünya da yitip giden hayatların yanı sıra doğa tahribatının dünyanın geleceğini tehdit eder düzeye ulaşmasının son kanıtı olan pandemiye, yaşanan orman yangınları ve sel felaketleri gibi açık göstergelere rağmen doğa talanı, HES’ler, canlıların yaşam alanlarının ortadan kaldırılması, sera gazlarının kullanımı vb. devam ediyor. Sermaye ve rant için yaşama dair ne varsa ortadan kaldırılması zerre kadar umurlarında değil!

Bu gidişatı DURDURMAK MÜMKÜN!

Bunun yolu emperyalizme, gericiliğe, savaş politikalarına karşı eşitlik, özgürlük, laiklik ve barış mücadelesinden geçiyor.

TALEBİMİZ NET: Barış, Demokrasi, Özgürlük, Güvenceli İş, İnsan Onuruna Yaraşır Koşullar Sağlanmalı, Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliğine Son Verilmelidir!

Hepimizin barışın iyileştirici gücüne ihtiyacı var!

Barış mücadelesinin en çok da yaşadığımız Ortadoğu coğrafyasında ve ülkemizde yükseltilmesine ve süreklileştirilmesine ihtiyaç var. Bu amaçla atılacak her adım bizleri barışa olduğu kadar insan olma erdemine de yakınlaştıracaktır.

Birlikte, ortak, örgütlü ve kararlı bir mücadele ile barışı dünyanın her yerinde kökleşmiş bir ağaç haline getireceğimize olan inancımız her zamankinden daha güçlüdür.

Yaşasın Barış! BijiAşiti!

Yaşasın Halkların kardeşliği!