1 Eylül 2016 HER NEFESTE BARIŞ SOLUMAK İSTİYORUZ

Çocuğun  gördüğü düştür barış.

ananın gördüğü düştür barış.

ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir barış…”

Yani Ritsos (Çeviri: Ataol Behramoğlu)

Barış hakkı, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi ve diğer insan hakları belgeleri esas alındığında, yaşam hakkının, işkence yasağının, gözaltında kaybetmelerin, yargısız infazların, faili meçhullerin, soykırımların olmaması; hukukun üstünlüğü ilkesinin herkes için güvence oluşturması, her türlü ayrımcılığın(ırk, dil, din, etnik, cinsiyet, engellilik, cinsiyet kimliği, cinsel yönelimi, sosyal statü) ortadan kaldırılması, sosyal ve ekonomik hakların tümünün tüm bireyler ve halklar, toplumlar için tanınması ve yaşama geçirilmesi; herkesin eğitim ve kültürel haklara sahip olması, tüm çocukların insan haklarına sahip olması ve bunların yaşama geçmesi, herkesin içinde yaşadığı toplumda kendisi, toplumu ve ülkesinin yönetimi konusunda iradesini özgürce ortaya koyması ve yaşamının tüm yönlerine tam katılmasının olanaklı olmasıdır.

Barış hakkı, BM tarafından “kutsal barış hakkı” olarak nitelenmektedir. Çünkü barış hakkı, bir dayanışma hakkıdır. Çünkü barış hakkı, diğer bütün insan haklarının birbiriyle irtibatlı oluşu gibi diğer haklarla irtibatlıdır. Barış hakkı silahsızlanmayla da yoksullukla mücadele ile de birlikte düşünülmesi gereken bir haktır. Aynı zamanda insani değerlere saygı temelli olarak kavranmalıdır. Barış düşüncesi, genel olarak insan toplumuna ve her bir topluma kalkınma, gelişme, refah, ekonomik, sosyal, kültürel standartları en üst düzeyde sağlama düşüncesiyle uyumludur.

Barış içinde bir Türkiye ancak insan hakları ve özgürlüklerine dayanan bir anayasal ve yasal sisteme sahip olmaktan ve bu sistemi çalıştırmaktan geçmektedir. Türkiye’nin çatışma üreten anti demokratik, otoriter, yer yer totaliter özellikler taşıyan anayasal ve yasal sisteminden çıkması ve demokrasiye yönelmesi gerekmektedir Çoğulcu demokrasi barış için şarttır. Yurttaşların tümünün (hangi etnisiteye, inanca, kültüre, sınıf ya da statüye, cinsiyete, cinsiyet kimliğe ya da cinsel yönelime sahip olurlarsa olsunlar) haklara, özgürlüklere ve onura sahip olmak bakımından eşitliği temeldir.

Ülkemizde etnisite ve mezhep ayrılığı nedeniyle yaşanmış olan onbinlerce kişinin yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan çatışmalar ülkemizde toplumsal barışa gölge düşürmektedir. Tüm bunların yanında son zamanlarda tırmanışa geçen toplumsal, siyasal ve etnik kutuplaşmanın boyutları endişe vericidir. Mezhep ve  etnisite kaynaklı çatışmalar, linç girişimleri toplumsal barışın bozulacağı ve yeni acıların yaşanabileceği endişesi yaratmaktadır.

Barış özleminin, özellikle son yıllarda Ortadoğu merkezli savaşın ve emperyalist işgallerin, Türkiye içinde ve dışında çatışmaların artmasıyla birlikte güç bir dönemden geçiyoruz. Bu yıl 1 Eylül Dünya Barış Günü, Ortadoğu’da şiddetlenen çatışma ve katliamların, Türkiye’de yeniden kışkırtılan çatışma ortamı sonrasında yaşanan ölümlerin ve 15 Temmuz’da demokrasi, parlamenter sistemimize karşı  geliştirilen darbe girişimi ve devamında OHAL uygulamalarının yaşandığı bir dönemi yaşıyoruz.

Dünya’da, Ortadoğu’da ve Türkiye’de çatışmalar, bombalamalar, savaştan, silahlanmadan rant uman kesimler, barışı savunmak yerine sürekli çatışma ve savaş çığırtkanlığı yapıyor. Yıllardır  “yurtta barış, dünyada barış” için mücadele etmek yerine, “içeride savaş, dışarıda savaş” politikasının benimsenmesinin bedelini, dünyada, Ortadoğu’da ve ülkemizde çocuklar, gençler, kadınlar yaşamlarının baharında ölümle kucaklaşıyor. Suriye’de, Irak’ta, Ortadoğu’da halklar yurdunu, kentini, köyünü, tarlasını, işini, evini ve canlarını bırakmak zorunda kalıyor.

Silahların ve savaşın konuştuğu yerde ne barış, ne demokrasi, ne ekmek, ne de özgürlükten söz edilebilir. Bu nedenle emek ve demokrasi güçleri olarak, herkesi savaşa ve ölümlere karşı sesimizi yükseltmeye, demokrasi ve barış için birleşmeye ve birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.

Çatışmadan nemalanmak isteyen örgütlere ve bu durumdan beklentisi olanlara da seslenmek isteriz

Silahlar susmalı ,Eller tetikten çekilmelidir. Çatışmasızlık haline  dönülmeli çözümü barışta aramak gereğinde ısrarlı olunmalıdır. Ayrıca görüyoruz ki; Emperyalist sistem bölgesel çatışma ve savaşları giderek artırmakta, ikinci paylaşım savaşı öncesinde olduğu gibi, genel bir paylaşım savaşı hazırlıkları yapılmaktadır.

 

Barış sözcüğü, ancak savaşı doğuran koşullara ve bu koşullardan çıkar sağlayanlara, emperyalistlere, sömürücülere ve onların işbirlikçilerine karşı yürütülen örgütlü ve bilinçli bir mücadele içinde anlamını bulabilir.

Sömürüsüz, sınıfsız, savaşsız bir dünya için barış kazanılmalıdır.

Türkiye ve dünya halklarının 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü kutluyoruz

 

TTB ( GAZİANTEP-KİLİS TABİP ODASI)

TMMOB (GAZİANTEP)

KESK( GAZİANTEP )

DİSK ( GAZİANTEP)

BELEDİYE İŞ ( GAZİANTEP)